Stres, Latince “estrictia” kelimesinden türemiş olup “zorlanma, gerilme, bastırma” anlamlarına gelir. Kişinin ruh sağlığını, işlevselliğini ve yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilir.
Stres Nedir?
Stres, yaşamın farklı alanlarında karşılaşılabilen ve bireyin zorlayıcı durumlara verdiği doğal bir tepkidir. Kısa süreli ve yönetilebilir düzeydeki stres, motivasyonu artırabilir, dikkati toplamada yardımcı olabilir ve kişisel gelişimi destekleyebilir. Ancak uzun süreli veya yoğun stres, ruhsal ve fiziksel sağlığı olumsuz etkileyerek işlevselliği ve yaşam kalitesini düşürebilir. Bu nedenle, stresin farkında olmak ve sağlıklı başa çıkma yöntemleri geliştirmek önemlidir.
Stres Neden Olur? (İş, aile, sağlık, finansal problemler vb.)
Stres, çevresel baskılar, içsel çatışmalar, gerilimler ve zorlayıcı durumlar karşısında ortaya çıkabilir. Ancak herkesin stres algısı farklıdır; aynı durum bazı kişiler için yoğun bir stres kaynağı olurken, bazıları için hiçbir etki yaratmayabilir. Örneğin, bir kişi sınava girmeyi oldukça stresli bulurken, bir diğeri bunu sıradan bir deneyim olarak görebilir.
Stresin nedenleri, bireyin yaşamındaki farklı alanlardan kaynaklanabilir. Aile içindeki çatışmalar, boşanma süreci veya aile üyeleriyle yaşanan anlaşmazlıklar gibi ailevi problemler stres yaratabilir. İşle ilgili stres ise, iş yerindeki yoğunluk, mobbing (yıldırma), uzun çalışma saatleri ve iş arkadaşlarıyla yaşanan sorunlar gibi durumlarla ortaya çıkabilir.
Ayrıca, kişinin kendisinin veya bir yakınının sağlık problemleri de ciddi bir stres kaynağı olabilir. Finansal problemler, geçim sıkıntıları veya borçlar da stresin yaygın sebeplerindendir. Sosyal ilişkilerde yaşanan problemler, yalnızlık, arkadaşlarla yaşanan çatışmalar veya romantik ve cinsel hayatta karşılaşılan zorluklar da stresin kaynakları arasında yer alır.
Ancak unutmamak gerekir ki, bazı insanlar için küçük görünen bir sebep, bazıları için önemli bir stres kaynağı olabilir. Bunun belirli bir kuralı yoktur; bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.
Kronik Stres Nedir?
Stresin uzun süre devam ettiği ve tekrarlama eğilimi gösterdiği duruma kronik stres denir. Kronik stres, bireyi hem psikolojik hem de fiziksel olarak olumsuz etkileyebilir. İçsel çatışmalar, zorlayıcı yaşam olayları, sağlık problemleri ve sürekli baskı altında hissetme gibi birçok faktör kronik strese neden olabilir. Araştırmalar, kronik stresin beynin bazı bölgelerinde hasara yol açabileceğini ve kaygı bozuklukları, depresyon gibi ruhsal hastalıklara zemin hazırlayabileceğini göstermektedir.
Stresin Zihinsel ve Duygusal Etkileri Nelerdir?
Zihinsel ve duygusal belirtiler, fiziksel belirtiler kadar kolay fark edilemeyebilir. Ancak stres, bireyin düşüncelerini, duygularını ve genel ruh halini önemli ölçüde etkileyebilir. Kişi yoğun şekilde korku, kaygı ve öfke hissedebilir. Stres yaratan durum dışında da sürekli bir tedirginlik hali yaşayabilir. Hayatın anlamsız olduğu düşüncesine kapılabilir ve birçok etkinlikten zevk alamayabilir. Hasta olma korkusu yaşayabilir veya kendini gerçekten hasta gibi hissedebilir. Günlük sorumluluklarını unutabilir, olumsuz sonuçlara odaklanarak karamsarlık geliştirebilir ve depresif bir ruh hali içine girebilir.
Stresin Belirtileri Nelerdir?
Stresin belirtileri aşağıda sıralanmıştır:
- İştahsızlık veya aşırı yeme
- Kilo alma veya verme
- Yorgunluk hissi
- Uykusuzluk ya da aşırı uyuma
- Baş ağrısı
- Eklem ağrıları
- Nefes darlığı
- Yüksek tansiyon
- Kalp çarpıntısı
- Hassasiyet
- Aşırı sigara ya da alkol kullanımı
- Enerji kaybı
- Titreme, terleme
- Mide bulantısı
- Korku, öfke ve endişe
- Tedirginlik
- Alınganlık
- Yetersizlik düşünceleri
- Zevk alamama
- Hasta olma korkusu
- Unutkanlık
- Odaklanma güçlüğü
- Karar vermede güçlük
- Özgüvende azalma
- Çökkünlük
Stres Anksiyete ve Depresyona Yol Açabilir mi?
Evet, uzun süreli strese maruz kalan bireylerde kaygılı ve depresif bir duygulanım ortaya çıkabilir. Sürekli stres altında olmak, zamanla kaygı bozuklukları ve/veya depresyon gelişme riskini artırabilir.
Sürekli Stres Altında Olmak Hangi Sağlık Sorunlarına Yol Açabilir?
Stres, hem fiziksel hem de psikolojik birçok sağlık sorununa yol açabilir. Uzun süreli stres, kalp-damar hastalıkları ve dolaşım sistemi (kardiyovasküler) hastalıkları riskini artırabilir. Ayrıca, bağışıklık sistemini zayıflatarak vücudun enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale gelmesine neden olabilir. Stres, sağlıksız başa çıkma mekanizmalarına yönelme eğilimini artırarak, sigara, alkol ve madde kullanımı gibi zararlı alışkanlıkların gelişmesine yol açabilir ve bu da bağımlılık riskini yükseltebilir. Bunun yanı sıra, stres sindirim sistemi rahatsızlıklarına, uyku bozukluklarına, kas gerginliğine ve kronik ağrılara da sebep olabilir.
Stresi Yönetmek Neden Önemlidir?
Stresin psikolojik, duygusal ve fiziksel birçok etkisi vardır. Kişi stresi yönetemediğinde, bu etkiler belirgin hale gelir ve kişinin günlük işlevselliğini olumsuz etkileyebilir. Bu durum, okul/iş hayatında, aile ilişkilerinde ve sosyal yaşamda ciddi problemlere yol açabilir.
Stres Yönetimi İş Performansını Nasıl Etkiler?
Stresin iş performansı üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabilir. Belirli bir seviyedeki stres ya da kaygı, kişiyi motive edici ve koruyucu bir rol üstlenebilir. Örneğin, belirli bir raporun hazırlanma süresiyle ilgili stres yaşamak, kişiyi daha verimli çalışmaya yönlendirebilir. Ancak stresin düzeyi arttığında, kişi çeşitli bedensel ve psikolojik belirtilerle karşılaşabilir.
Bunlar arasında tansiyon yükselmesi, sindirim bozuklukları, nefes darlığı, baş ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı, kaygı artışı, uykusuzluk ya da aşırı uyuma isteği, iştahsızlık, konuşma güçlükleri, gerginlik, geçimsizlik, telaş ve yetersizlik düşünceleri sayılabilir. Bu belirtiler, kişinin işten soğumasına ve iş performansının düşmesine yol açabilir.
Yoğun stresin iş yaşamında önemli etkileri vardır. Kişinin iş arkadaşlarıyla uyumu, iş motivasyonu ve genel iş yaşamı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu uyumsuzluklar, işten atılma, görev değişiklikleri, yöneticilerle veya iş arkadaşlarıyla yaşanacak problemler gibi sonuçlara neden olabilir.
Uzun süreli ve yoğun stres, depresyon, kaygı bozuklukları gibi ruhsal hastalıkların gelişme riskini artırır. Bu tür durumlar, iş performansını doğrudan olumsuz etkiler.
Stres yönetimi, iş verimliliğini artıran önemli bir araçtır. Kişi, stres yaratan durumları fark edip bunlarla nasıl başa çıkabileceğini öğrenirse, iş performansı artar. Stresle başa çıkma becerilerini geliştiren bir birey, davranışlarının nedenlerini ve sonuçlarını daha iyi anlayarak kendini daha iyi kontrol edebilir. Ayrıca, iş arkadaşlarıyla sağlıklı iletişim kurmak, stresin yönetilmesinde önemli bir rol oynar. Kişi, iş ile ilgili sorunlarını ve stres kaynaklarını uygun bir şekilde ifade ederse, çevresinden destek alabilir. Bu da, iş performansını olumlu yönde etkileyebilir.
Stresle Başa Çıkamamak Hangi Psikolojik Sorunlara Yol Açar?
Uzun süreli stres yaşamak ve bununla başa çıkamamak, çeşitli hastalıkların gelişme riskini artırır. Bu hastalıklar, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları gibi bedensel sağlık sorunları olabileceği gibi, depresyon, kaygı bozuklukları ve psikosomatik bozukluklar gibi psikolojik rahatsızlıklar da olabilir. Ayrıca, dikkat dağınıklığı ve odaklanma güçlüğü, takıntılı düşünceler veya obsesif kompülsif bozukluk, öfke kontrolü sorunları gibi durumlar da stresin yol açabileceği psikolojik rahatsızlıklar arasında yer alır.
Çocuklar ve Gençlerde Stres Yönetimi Neden Önemlidir?
Yoğun stres, kişinin aile, okul ve sosyal yaşamındaki işlevselliğinde bozulmalara neden olabilir ve başka ruhsal hastalıkların gelişimine yol açabilir. Bu nedenle, stresin etkili bir şekilde yönetilmesi büyük önem taşır.
Stresle Başa Çıkmak İçin Hangi Teknikler Kullanılır?
Gevşeme ve nefes egzersizleri, düzenli ve sağlıklı beslenme, egzersiz yapma, meditasyon ve sosyal destek kaynaklarının güçlendirilmesi gibi yöntemler, bireylerin kendi başlarına uygulayabileceği başa çıkma tekniklerindendir. Ancak, profesyonel destek gerekliyse, psikoterapi ve/veya ilaç tedavisi gibi seçenekler de kullanılabilir.
Sosyal Destek Stresle Başa Çıkmada Nasıl Yardımcı Olur?
Sosyal destek kaynakları, kişinin psikolojik iyi oluşunu güçlendirir ve bu da stresle başa çıkma becerisini artırır. Yoğun stres yaşayan bir kişi, ailesi, arkadaşları gibi yakınlarıyla duygusal paylaşımda bulunduğunda rahatlama sağlayabilir. Bu kişiler, stres yaratan durumla başa çıkabilmesi için fikir verebilir veya pratik destek sunabilirler. Ancak, kişi bu desteklere rağmen stresle baş edemiyorsa, kişiye profesyonel bir yardım alması tavsiye edilir.
Stres Yönetimi İçin Psikoloğa Gitmek Gerekir mi?
Stres nedeniyle kişinin akademik, aile ve sosyal hayatında işlevselliği bozuluyorsa ve stresle başa çıkmada zorlanıyorsa, bir klinik psikoloğa başvurması tavsiye edilir. Ayrıca, kişi kendisinde depresyon, kaygı bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıklar olabileceğinden şüpheleniyorsa, profesyonel destek alması faydalı olacaktır.
Bir Psikolog Stresle Başa Çıkmada Nasıl Yardımcı Olur?
Klinik psikologlar, stresle başa çıkmada psikoterapi yöntemleri kullanarak bireylere yardımcı olurlar.
Stres Yönetimi Terapisi Nasıl Uygulanır?
Stres yönetimi terapisi, bireyin stresle başa çıkma becerilerini geliştirmeyi amaçlar. Bu terapi, stresin psikolojik, fizyolojik ve davranışsal etkilerini kontrol altına almayı hedefler. Kişinin yaşadığı strese göre tedavi planı değişiklik gösterebilir. Örneğin, sınav stresi yaşayan bir kişiye uygulanacak yaklaşım ile iş hayatında stres yaşayan bir kişiye uygulanacak yaklaşım farklılık gösterir. Bu nedenle, terapinin ilk aşamasında stresin nedenleri üzerine derinlemesine bir değerlendirme yapılır.
Hangi tür stresin kişide daha büyük etkiye yol açtığı, genellikle geçmiş yaşam deneyimleriyle ilişkilidir. Bu konular üzerine derinlemesine bir araştırma yapılır. Böylece, sadece stres yaratan durum değil, kişinin diğer yaşantıları ve deneyimleriyle ilgili de bir çalışma yürütülmüş olur.
Hangi Terapi Yöntemleri Stres Yönetiminde Kullanılır?
Stres yönetiminde psikodinamik psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi (BDT), şema terapi, destekleyici terapi gibi çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Stresle Başa Çıkmada Etkili midir?
Evet, bilişsel davranışçı terapi (BDT), stresle başa çıkmada etkili bir tedavi yöntemidir. Bu terapi yaklaşımında, stresten kaçınmak yerine, strese yaklaşarak ona karşı tolerans geliştirmek hedeflenir. Maruz bırakma teknikleriyle duyarsızlaşmaya yönelik pratikler yapılır.
Bazı durumlarda, stres yaratan durumları tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir. Örneğin, sınav stresi yaşayan bir kişi, sınavı iptal edemez. Bu gibi durumlarda, kişi stresle başa çıkma becerileri kazanmalıdır. Stresle çalışırken amaç, stresi yok etmek değil, onu etkili bir şekilde yönetmeyi öğrenmektir.
Stres Yönetiminde Gevşeme Teknikleri Nasıl Uygulanır?
Diyaframdan nefes alıp verme, kas gevşetme egzersizleri, mindfulness, meditasyon gibi yaklaşımlar stresin etkilerini azaltmakta destekleyici olabilmektedir.
Çocuklarda Stres Belirtileri Nelerdir?
Çocuklarda görülen stres belirtileri, yetişkinlerdekinin benzerleridir. Uyku ve iştah değişiklikleri, baş ağrıları, mide bulantısı, huzursuzluk, kaygı, sinirlilik, konsantrasyon zorluğu, unutkanlık ve yorgunluk gibi fiziksel ve duygusal belirtiler gözlemlenebilir.
Ayrıca, çocuklar stres altında şu gibi davranışsal belirtiler de gösterebilir: altını ıslatma, okula gitmek istememe, parmak emme, tırnak yeme, arkadaşlarıyla oyunlara katılmakta isteksizlik veya sürekli bakımveren ile birlikte olma isteği. Çocukta bu tür belirtiler gözleniyorsa, bir uzmandan destek alınmalıdır.
Sınav Kaygısı ile Nasıl Başa Çıkılır?
Sınav kaygısı, genellikle belirsizlikten kaynaklanan bir endişe durumudur. Bu kaygıyı yaşayan kişi, mevcut durumdan çok, gelecekte olabilecek olumsuz sonuçlara odaklanır. Somut bir tehdit bulunmasa da, kişinin zihinsel olarak hissettiği içsel tehditler nedeniyle kaygı sürekli hale gelir.
Sınav kaygısını tamamen yok etmek mümkün değildir. Kaygının sıfır olduğu durumlar, ancak bilincin kapalı olduğu anlarda söz konusu olabilir. Örneğin, anestezi altındaki bir kişi herhangi bir kaygı hissetmez. Ancak bilinç açık olduğu sürece, kaygı belirli bir düzeyde her zaman varlığını sürdürür.
Kaygının 10 üzerinden 3-4 seviyelerinde olması işlevsel ve aslında arzu edilen bir durumdur. Örneğin, sıcak bir kahveyi içmeden önce dudağımızla sıcaklığını kontrol etmek ya da karşıdan karşıya geçerken yaklaşan araçlara dikkat etmek için belli bir düzeyde kaygıya ihtiyaç duyarız. Ancak kaygı seviyesi 5’in üzerine çıktığında, kişi için rahatsız edici hale gelmeye başlar. Bu noktada, kişi adeta kendi iç sesini kaygının sesinden duyamaz hale gelir.
Kaygı ve içsel sesimiz, sürekli bir etkileşim içindedir; adeta birbirleriyle konuşurlar. Sınav kaygısı ile başa çıkabilmek için, kişinin kendi sesini kaygının sesinden ayırt etmesi sağlanacak egzersizler yapılır. Bu farkındalık kazandıktan sonra, kaygının sesiyle konuşmak yerine, kaygının telkinlerine başvurulmaz. Bunun yerine, kaygıyla birlikte kalma pratikleri yapılır. Aşamalı olarak gerçekleştirilen bu kaygıda kalma çalışmaları, kişinin kaygı toleransını artırmasına yardımcı olur.
Stres Yönetimi Danışmanlığı Nasıl İşler?
Kişinin danışmanlığa başvuru nedeni stresle daha iyi başa çıkmak olsa da, süreç boyunca bunun ötesinde pek çok konu ele alınır. Stresli durumlarla karşılaşıldığında herkesin verdiği tepkiler farklılık gösterebilir.
Örneğin, bazı kişiler stresli bir ortamda kendilerini uzaklaştırma eğilimindedir; başka bir ortama geçebilir, kulaklık takıp müzik dinleyerek ortamdan soyutlanmak isteyebilir. Bazıları stres karşısında donakalabilir; ne yapacaklarını ya da ne söyleyeceklerini bilemeyebilirler. Diğer bir grup ise problemi çözmeye yönelik adımlar atar; konuşarak anlatmaya ve çözüm üretmeye çalışır.
Bu farklı tepkilerin oluşumunda, kişinin geçmiş yaşam deneyimleri önemli rol oynar. Psikoterapi sürecinde bu deneyimler ve kişinin bugün kullandığı baş etme mekanizmaları araştırılır. Stres anında devreye giren savunma mekanizmaları üzerinde durulur. Bu mekanizmalar keşfedildikçe, kişi stresle başa çıkmak için alternatif ve daha sağlıklı yollar geliştirmeye başlar.
Online Stres Yönetimi Terapisi Etkili midir?
Evet, online terapi seansları, stres yönetimi konusunda oldukça etkili bir yöntemdir.
Stres Yönetimi Terapisi Ne Kadar Sürer?
Stres yönetimi terapisi süresi; stresin kaynağına, süresine, kişinin sosyal destek kaynaklarına, geçmiş yaşam deneyimlerine, bireysel özelliklerine ve daha birçok faktöre bağlı olarak farklılık göstermektedir.
Stres Yönetimi Hizmetlerinin Ücreti Nedir?
Stres yönetimi terapisinin ücreti, terapiyi uygulayacak klinik psikoloğun belirlediği seans ücretine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) Stres Yönetiminde Nasıl Yardımcı Olur?
Bilinçli farkındalık uygulamaları, bireyin hem çevresine hem de iç dünyasına odaklanmasına yardımcı olur. Bu yönüyle, stres yönetiminde etkili bir destekleyici yöntem olarak öne çıkar.
Nefes Egzersizleri Stresi Azaltır mı?
Diyaframdan alınmayan solunum, vücuda giren oksijen miktarını azaltırken, karbondioksitin çok fazla miktarda dışarı verilmesine yol açar. Bu durum, vücutta tehdit algısını tetikleyerek kalp çarpıntısı, baş dönmesi ve huzursuzluk gibi belirtilerin ortaya çıkmasına yol açar. Oysa doğru nefes alma teknikleri, gerginliğin azalmasına ve kasların gevşemesine yol açar.
Gevşeme ve nefes egzersizleri, stres tepkisine zıt bir etki yaparak stresin azalmasına yardımcı olur.
Meditasyon Stres Yönetiminde Etkili midir?
Evet, meditasyon stres yönetiminde etkili bir yöntem olarak öne çıkar. Meditasyon uygulamaları, stresin neden olduğu odaklanma güçlüklerini azaltmaya ve konsantrasyonu artırmaya yardımcı olur.
Düzenli Uyku Stresle Mücadelede Ne Kadar Önemlidir?
Problemleri çözebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarız. Düzensiz uyku, enerjiyi düşürerek stresle baş etmeyi zorlaştırır. Benzer şekilde stres ve kaygıda artış da uykuyu etkiler. Yoğun stres altında olan kişilerde yorgunluk hissi, uyuyamama ya da aşırı uyuma, iştahsızlık veya aşırı yeme gibi belirtiler görülebilir. Bu nedenle, düzenli ve kaliteli uyku, stres yönetiminde büyük önem taşır.
Sağlıklı Beslenme Stres Seviyelerini Düşürür mü?
Vücudumuzdaki sempatik sinir sistemi, kalp atışı ve solunum gibi istemsiz işlevleri düzenler ve “savaş ya da kaç” tepkisinden sorumludur. Vücut bir tehdit algıladığında bu sistem devreye girerek bedeni hızlıca harekete hazırlar. Kötü beslenme alışkanlıkları, sempatik sinir sistemine bağlı stres tepkilerini uyarır.
Sağlıklı ve dengeli beslenme, stres yönetiminde etkili bir yöntemdir. Dengeli bir beslenme düzeni, vücudun stres tepkilerini azaltmaya yardımcı olur.
Fiziksel Egzersiz Stres Yönetiminde Nasıl Rol Oynar?
Araştırmalar, düzenli ve aşırıya kaçmayan egzersizlerin hem psikolojik hem de fiziksel sağlık üzerinde olumlu etkiler sağladığını göstermektedir. Ancak egzersizin yoğunluğu arttığında, bu durum tersine bir etki yaratarak olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Yoğun fiziksel egzersizler, kendileri de bir stres kaynağı haline gelerek vücutta stres hormonlarının (örneğin kortizol) salınımını artırır. Bu nedenle, egzersizin türü, süresi ve yoğunluğu dikkatle planlanmalı; bedensel faydaların sağlanması ve stres yönetiminde etkinliğin korunması için dengeli bir şekilde uygulanmalıdır.
Düzenli ve uygun yoğunluktaki egzersizler, olumsuz duyguları azaltarak kişinin psikolojik iyilik halini güçlendirir. Aynı zamanda, hastalıkların önlenmesine yardımcı olurken yaşam kalitesinin artmasına da katkı sağlar. Egzersiz sırasında salgılanan hormonlar, vücuttaki hormonal dengenin korunmasına destek olur. Pozitif ruh halini destekleyen bu etkiler sayesinde, stresle başa çıkmak daha kolay hale gelebilir.
Kaynakça
- Erdoğan, T., Ünsar, A. S., & Süt, N. (2009). STRESİN ÇALIŞANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: BİR ARAŞTIRMA. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 14(2), 447-461.
- Civan, A., Özdemir, İ., Gencer, Y. G., & Durmaz, M. (2018). Egzersiz ve stres hormonları. Türkiye Spor Bilimleri Dergisi, 2(1), 1-14.
- Yüceant, M. (2023). Düzenli fiziksel aktivitenin stres, kaygı, depresyon, yaşam memnuniyeti, psikolojik iyi oluş ve pozitif-negatif duygu üzerine etkisi. Akdeniz Spor Bilimleri Dergisi, 6(2), 581-598.
- Kaba, İ. (2019). Stres, Ruh Sağliği VE STRES Yönetİmİ: Güncel bir gözden geçirme. Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi, (73), 63-81.
Son Yazılar.

Ankara’da klinik psikolog ile yapılan görüşmeler genellikle haftada bir veya iki kez olacak şekilde planlanır. Tedavi süreci, danışanın ihtiyaçlarına ve belirlenen terapi planına göre şekillenir. Görüşmeler devam ettikçe, danışanın belirtilerinde iyileşme sağlanması hedeflenir.

